30 Aralık 2016 Cuma



RODOS ADASI -YUNANİSTAN


Aslında yazıp yazmayacağımı bilememiştim fakat dünkü PARAGADİ yazım sonrası o günleri hatırlayıp, paylaşmam gerektiğini düşündüm. Sizlere Türkiye'den çıkıştan itibaren anlatmaya çalışacağım. 

Rodos'a ulaşım için Marmaris'ten adaya her gün sabah gidiş ve akşam dönüş olmak üzere sefer var. Dolayısı ile gün içerisinde de dönebilirsiniz. Adaya giriş için tüm avrupa birliği ülkeleri gibi Türklere vize uygulaması var. fakat Yunan adaları Türklere kolaylık olarak kapıda vize işlemi uyguluyor ki bu bilinen schengen kadar zorlu bir süreç olmyor. Şartları da acenteler size söylüyor. Gitmenize gerek bile yok kargo ile evrakları gönderdiğinizde sizlere vizenizi alıp pasaportunuzu geri kargoluyorlar. 

Marmaristen adaya ulaşım için kullanılan feribot biletini de internet üzerinden alabiliyorsunuz. Gümrükten işlemlerinizi yaptırıp 1 saatlik deniz yoluyla ada limanına ulaşabiliyorsunuz. 

Rodos limanına indiğiniz an sizi uzun ada surları karşılıyor. Surların içerisinde kalan bölge adanın Old Town diye tabir edilen eski oluşumu. Aslını koruyarak, tarihi dokuya dokunmadan korunarak Old Town günümüzde de aktif olarak kullanılıyor. Turizm için  ilk hedef burası olduğu için turistik tüm restoran ve kafeler burada. 




Old Town un az yukarısında ( adanın iç kısmında ) adanın yeni yerleşimi var. Anlatılacak bir özelliği yok aslında ama halkın yaşam yeri, yeni yerleşim yeri adanın şehir merkezinin 2. bölgesini oluşturuyor. 

Konaklama için biz New Town kısmında fakat Old Town a  yürüyüş mesafesinde Amphitryon Boutique Hotel i tercih ettik. Modern dizayn edilmiş, temiz ve her lokasyona yürüyüş mesafesinde oluşu için tercih ettik. Otel oda+kahvaltı hizmet verse de tüm avrupa ülkelerinde olduğu gibi kahvaltı kültürleri bizimki ile yarışamaz bile. O sebeple tercihimizi fiyat / performans olarak değerlendirirsek en iyi oranı alacak oteli seçtiğimizi söyleyebilrim. 

Old Town dan yürüyerek otelimizi bulup eşyalarımızı yerleştirip ufak çaplı keşfe çıktık. Gezinti sırasında da karnımız acıktı. Atıştırmalık birşeyler bakındık bakındık. Dürümden başka birşey çıkmadı karşımıza. bildiğimiz dürüme Gyros Pita diyorlar (Gyros = dönen , dairesel ; Pita da bildiğimiz pide demekmiş ) Arasına domuz yada tavuk etini sarıp bir kaşık da cacık koyup servis ediyorlar. İnanın adada yenecek başka atıştırmalık yok. Hamburgerciyi 3. günde keşfettik o derece. 

Old Town da gidilecek hiç bir yeri / kafeyi tercih etmenizi tavsiye etmem çünkü bildiğiniz gümbet,marmaris vs yerdeki turisti kapıdan çeviren işletmelerin aynısı. hiç farkı yok. Fiyat dersenizde adada çok kaliteli yerlere daha az bedel ödeyebilirsiniz. Örnek vermem gerekirse Old town daki Filippos Restoran da yediğimiz akşam yemeğinden hem keyif alamadım , hem lezzet bulamadım hem de 2 porsiyon et yemeği ve 2 litrelik biraya 100 euro gibi bir fiyat vermek zorunda kaldık. Bonfile tarzında orta pişmiş bir eti ben az pişmiş et sevmeme rağmen yiyemedim. Kesim yöntemi sebebiyle kırmızı etin tadı alıştığımızdan çok daha farklı buna hazırlıklı olun. 

Biz ouzo + balık günü sonrası hemen hemen hergün New town da Asian Restorant adıyla çin restoranı keşfettik. Açık büfe çin yemeği 8 euro gibi bir fiyattı. Hem leziz, hem çeşitli hem de oldukça uygundu. Muhakkak bulun deneyin derim.

Old Town da aklımda kalan aslında sadece 2 bölge oldu. Birincisi Hipokrat meydanı. Nasıl gidiliri sormayın. Navigasyon sağolsun derim. Klasik avrupa meydanı. Tarihi yerler,ortada çeşme ve kalabalık. Bu atmosfer benim hep hoşuma gitmiştir. Ve ticari zeka bu meydanı da boş bırakmayıp her noktayı değerlendirip kafe,restoran yapabilmiş. 



Hipokrat caddesine bağlanan en geniş cadde Socrates Sokağı . Burada alışveriş yapabileceğiniz güzel mekanlar mevcut. Hatta alışveriş yaparken buraya zamanında yerleşmiş bir çok Türkle karşılaşacaksınız, konuşurken ona göre konuşun derim ben bilmeden birkaç kere mahçup oldum çünkü. 



Burada kafelerde oturmak yerine ( ki boş bulmak bir şans zaten ) Rodos un dar sokaklarındaki birbirinden güzel kafelerde oturmak daha akıllıca bir seçim olabilir. 


Gezilecek yerlerden devam edersek 2. büyülendiğim nokta olan Socrates Sokağının bitiminde Şovalyeler sokağı var ki bu sokak tek tek döşenmiş taşlarla bezeli taş rampa bir sokak ve en üst bitiminde Büyük Üstatlar Sarayı var. Biz kapalı olduğu için giremedik ama heybetinden bile ne kadar önemli bir yapı olduğunu anlayabilir büyülenebilirsiniz. 



Old Town u bitirdik haydi denize girelim diyorsanız 2 alternatifiniz var. Birincisi Ixıa  bölgesi ki sıradan yüzücüyseniz yanlış seçim yaptınız. Çünkü adanın rüzgar alan bölgesi olduğu için rüzgar sörfü yapanların tercihi olan bu sahilde yüzerken hem dalgalarla boğuşuyorsunuz hem de ne zaman o sörf uçurtmaları ne zaman kafama inecek diye korkuyla cebelleşiyorsunuz. 



Diğer alternatif Akvaryum plajı. Sahilde otellerin önünden geçerek gidilen bu sahil adını hemen yanındaki şehir akvaryumu müzesinden alıyor. Burası bölgedeki balık ve deniz canlılarının sergilendiği bir müze. Fakat denize girdiğinizde buranın gerçekten bir akvaryum olduğunu denizin rengiyle anlıyorsunuz. Deniz keskin bir şekilde açıktan koyu maviye geçiyor. Bunun sebebi birden derinleşmesi ve kıyı kısmındaki beyaz yuvarlak taşlar. Yanınıza muhakkak şnorkel alın ki hem bu geçişi deneyimleyin hem de değişik balıkları keşfedin. 



Sahilde yanınıza 10 dolara tai masajı yapan taylandlılar gelecektir. Merak ediyorsanız yaptırın pişman olmazsınız. 

Ada merkezi bitti. Aşırı aşırısı bir esprisi gerçekten yok. 

Biz adaya geldiğimizde araç kiraladık. En doğru karar bu. Ne şehir dolmuşu ne toplu taşıma. Zaten tabelalar ve yollar kolay ulaşılır ve anlaşılır. Ve inanın adanın çevresi merkezinden daha güzel. 

Buraları sizlere görsellerle anlatmayı istiyorum. 

Kalithea ; özel bir plaj olmasına rağmen tarihi bir kaplıca. Tarihi kalıntıların arasında müren balıklarıyla yüzeceksiniz. İnanılmaz bir deneyim. 



Faliraki ; Anthony Quinn Koyuna yakın olan , güzel denizi ve kaliteli bol yeşillikli koyları olan bir yer. Faliraki şehir merkezi oldukça hareketli bir yer. Lezzetli dondurmalar tadabilirsiniz. Biz gündüz gelip doyamayıp gece tekrar geldik.



Lindos ; Dağların altında dümdüz suyu ve altın rengi kumları olan bir koy. Koyun arkasında minik beyaz evler var ki yunan mimarisini anlatıyor. 





Dipnot : Alkol kullanıyorsanız muhakkak Mythos birasını için. Yunanistanın milli birası diyebiliriz. 

Dipnot 2: Araç kiraladıysanız yol tabelaları önce yunanca gelecek korkmayın, 25 metre sonra İngilizceleri de var. Ayrıca TRT FM çekiyor. Burada bir an bile yabancı memlekette hissedemiyorsunuz kendinizi. 

Dipnot 3: Araç kiraladıysanız yol kenarlarında üzerlerinde hac işareti olan içerisinde mumlar yanan minik heykelcikler göreceksiniz. Bunlar o bölgede trafik kazasında hayatını kaybedenler için yapılırmış.  

















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder