25 Ocak 2017 Çarşamba

MİDE GEZİSİ GAZİANTEP - 2


Bir önceki Gaziantep yazısı ile tatlı bir başlangıç yapmıştık. Merak edenler için link: Çok Gezdim Çok Yedim Gaziantep 1

Şimdi kaldığımız yerden anlatmaya, anlatırken tekrardan yaşamaya devam edelim. 

En son İmam Çağdaş tatlılarında kalmıştık. Oradan çıkıp az ilerideki Tahmis Kahvesini buluyoruz. Yakın bölgelerde 2 adet Tahmis var dikkat etmek gerekir. Bir tanesi açık alanda bildiğiniz köy kahvesi kıvamında. Diğeri de o meşhur tahmis. Biz sırf bu yanlış yüzünden iki tane menengiç kahvesi içmek zorunda kaldık. 





Menengiç kahvesi bilinen türk kahvelerinden değil. Sütle pişiriliyor ilk fark bu. Toz değil macun kıvamında diğer fark da bu. Soğuk süte karıştırılıp pişiriliyor. İçimi son derece kolay, ağızda kalan aroma oldukça hoş. 




Gezecek çok yer tadacak çok lezzet olunca kahvemizi içip kalkıyoruz. Eski hanların girişinde Gaziantep Kalesi ni gezmek üzere yürüyoruz. Fakat kalenin içini gezemediğimiz haberiyle alternatif rotalar belirliyoruz kendimize. 




Gaziantep aslında Türkiye standartlarının çok üzerinde bir de müzeye sahip. Zeugma Mozaik Müzesi. 




Şehir merkezine uzak ama ulaşımı kolay bir lokasyonda bulunan müze gecekondu mahallesinin hemen yanında yer alıyor. 

Şehirde ve çevresinde, GAP projesi boyunca ortaya çıkan, yağmacılardan kurtarılabilen, antik çağdan kalma tüm mozaik eserleri bu müzede sergiliyorlar. Kapıdan girdiğiniz anda Avrupa standardında bir müzede olduğunuzu hissediyorsunuz. 




Bir çok mozaik eser duvarda ve yerde sergileniyor. Hepsinin yöresi ve hikayesi de yakınında sizlere açıklanıyor. 

Herkesin bildiği, şehrin simgesi olan Çingene Kız Mozaiği de bu müzede simsiyah bir odada özel ışıklandırmayla sergileniyor fakat eseri gördüğümde hayal kırıklığı yaşadığımı söylemem gerek çünkü beklentim son derece büyük bir mozaik olmasına rağmen, yağmacılar tüm tabloyu yağmalayıp sadece beğenmeyip bu ufacık parçayı bırakmışlar , geri kalan kısımları yurtdışına kaçırmışlar. 




Tarihe verdiğimiz saygıya saydıra saydıra geziyoruz tüm müzeyi. Mesela koca müzede tek bir kuş figürü içeren mozaik yok çünkü yağmacılar ve definecilere göre kuş figürlerinin altında define olacağı fikrinde hemfikirler. Bu sebeple hepsine zarar verip talan etmişler. 

Müzeden hem hayranlık hem öfkeyle çıkıyoruz. Biz aslında bu bölgeye bilinçli gelmiştik zira burada dünyaca ünlü Küşlemeci Halil Usta bulunuyor. 


Halil usta her gün dükkanını 11:00 gibi açıp 14:00 gibi kapatıyor. 11:00 den itibaren de dükkanının önünde Türkiye'nin her yerinden kuyruklar oluyor. Kapıdan girdiğinizde sizi Halil Usta karşılıyor ocağın başında. 

Üstüste dizilmiş önceden hazırlanan meşhur salatası da görüntü icabı merak uyandırıyor. 




Halil Usta çoğu misafirine sadece küşleme yedirmezmiş karışık kebap yedirirmiş. O kadar kıymetli yani. Biz şanslı olanlardanız çünkü sadece küşleme alabildik. Yanlış anlaşılmasın kebapları da şahane. 




Küşlemeyi yemeye de kıyamıyorsunuz, yedikten sonra doymada da. Yanındaki salatanın tadı da kebaptan aşağı kalır değil onu da söylemek gerekir. 

Ağzımızda hala yediklerimizin tadıyla çıkıyoruz şehir gezisinin kalan kısmına. Bizim gibi heryerde AVM gezebilen kişilerseniz eğer şehirde oldukça güzel AVM ler de mevcut. PrimeMall ve SankoPark her türlü kişiye ve bütçeye uygun markalara sahip, gezmekten keyif alabileceğiniz ferah yerler. 

Akşam bir randevumuz olduğu için vakit geçirip rendevu saati gelince yola çıkıyoruz. Şehirde Bayazhan diye bir yer var. Bayazhan tarihi bir han aslında. Yeni sahipleri mekanı hem kaliteli bir restoran, hem de eğlence mekanı. Tarihi bir mekanda kaliteli restoranlar herzaman keyif verir. 



Mezeleri tam da beklediğim şekildeydi. Özellikle humus. Daha önce hiç denemediğim şekilde üzerine yağda kavrulmuş ufak antep fıstıkları ile servis ediliyor. Fakat yediğim kebap Gaziantep ortalaması altındaydı. Beyendili  etli alinazik soğuk ve gerçekten lezzetli değildi. 




Günü bitirip ertesi gün Halfeti ve Urfa için plan yapıyoruz. Fakat eve girmeden henüz künefe yemediğimizi hatırlayıp Papağanlı ya gidiyoruz. Papağanlı oldukça lüks görünümlü modern bir tatlıcı. Künefe istediğimizde kaç kişilik diye sorup anında yapıyorlar. 2 kişilik künefe 25 TL idi.  

Biz evde yemek için paket istedik ve yapılırken de hiç bakmadık. Piştiği söylendiğinde elime kocaman bir pizza kutusunu tutuşturdular. Hiç bu kadar büyük künefe görmemiştim. Bu nasıl bitecek derken tepsinin dibini gördük. 




Gaziantep için günü tatlı bitirmek de, güne tatlı başlamak da sıradan bir aktivite. O yüzden ertesi gün için yapılan planları ve geziyi bir sonraki yazıya uzun uzun anlatmaya karar verdim. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder