MİDE GEZİSİ GAZİANTEP -3
İlk iki yazının heyecanı ile bir an önce tamamlaman istedim Gaziantep gezisini anlatmayı.Atlayanlar için ilk iki yazı Mide Gezisi Gaziantep 1 ve Mide Gezisi Gaziantep 2 linklerinde mevcut. Mutlaka okuyun derim.
Yine hergün olduğu gibi günü ağzımızın tadıyla bitirip, yeni güne tatlı başlamak gerek mottosuyla kahvaltı için Katmerci Zekeriya Usta' nın yolunu tuttuk.
Dikkat ettiyseniz geldiğimiz günden beri hiç kahvaltıdan bahsetmedim çünkü ihtiyaç duymadım yöresel tatlardan dolayı.
Zekeriya Usta ünü ülke sınırlarını aşmış, her kesimden ziyaretçisi olan elinin lezzeti benzersiz biri.
Şunu baştan söyleyim şehirdeki kimse para kazanmak için yanlış yönlendirmek istemez. Zekeriya Usta da bunun en iyi örneklerinden.
Katmerin methini duyan biz gözü açlar gider gitmez katmer yapılışına göz gezdirip hemen iki tane sipariş ettik. Siparişi duyan Zekeriya Usta doğru yönlendirme için kendisi geldi duruma müdahale etmek için. iki kişiye bir katmer fazla fazla yeter fakat bunu bilmediğimiz için biz iki sipariş vermiştik. Zekeriya Ustanın ısrarına rağmen de düzeltemedik ısrarla iki tane diye direttik.
Sonunda ilk gelen katmerde ikimizde tıka basa doymuştuk ikinciyi paket yaptırmak zorunda kaldık. Katmere öyle doymuştuk ki eve geldiğimizde yiyebildik ancak.
Zekeriya Ustanın elinin değdiği katmerler incecik hamurda ( o kadar ince ki arkasını tamamen yansıtıyor ) manda kaymağı ve bol miktarda antep fıstığı ile dolduruluyor. Toz şekerle tatlandırılıp taş fırında pişirilip sıcak sıcak servis ediliyor. Yanında da yiyeni baymasın diye tatlının etkisini azaltması için süt ikram ediliyor.
Sosyal medyada oldukça popüler Zekeriya Usta. İnstagram adresi de : Katmerci Zekeriya İnstagram
Elimize paketimizi alıp yola çıkıyoruz. İlk istikamet Halfeti.
Halfeti aslında tarihi anlamda bir değeri olmamasına rağmen, uzun vadede bir antik şehir özelliğini kazanacak bir yer. Çünkü GAP yüzünden boşaltılıp sular altında kalan bir şehir Halfeti.
Yöre halkı durumdan son derece şikayetçi. Şunu da eklemeliyim ki Güneydoğu insanı bugüne kadar gördüğüm en yardımsever insan. yol sorduğumuz amca bize yol tarifi etmek yerine atlıyor arabaya ben de o yöne gidiyorum diye başlıyor anlatmaya. Meğer önceleri yaşadığı yer narenciye ağaçları olan bereketli yerlermiş ama baraj gölü altında kalınca insanlara kurak yerleri vermişler. O yüzden herkes şikayetçi.
Halfeti dağların arasına kurulmuş eski bir yerleşim. Yükseltisi sebebiyle de tüm yerleşim sular altında kaybolmuş. Uzun bir asma köprü ile göl üzerinden kestirme olarak keyifli bir şekilde başka açıdan bakabileceğiniz bir sosyal tesis de kurulmuş bölgeye.
Bunu fırsat bilen yöre halkı da göl üzerine iskele kurmuş, restoranlar açmış, tekne turları düzenlemiş.
Yine de şehir Citta Slow ünvanına sahip sayılı yerleşimlerden.
İlk gördüğümüz andan itibaren atmosfer etkileyici. Göl kenarındaki restoranlarda gölde yetişen şabut balığı yenebilir fakat tüm tavsiyeler lezzetsiz olduğu yönde olunca biz denememeyi seçtik. Gözleme yedik. Acılı sipariş etmememize rağmen burundan gelen derecede acılı bir gözleme yedik. Sonrasında da tekne turuna çıktık. Gölün sonuna kadar çevrede araç ulaşımı olmayan yerleri tekne ile geziyor ve tarihi hakkında bilgi alıyorsunuz.
Gölün sonunda sadece minaresi su üzerinde kalmış o meşhur cami var.
Halfeti'ye zamanında gidebilirseniz sadece bu yörede yetişen kara gül satınalabilirsiniz. Ama şunu da söyleyelim bu bölgeden aldığınız kara gül evinize gidince renk değiştiriyormuş.
Halfeti gezisi bitince geri dönmeye niyetlenmiştik ki Şanlıurfa ile Gaziantep' in tam ortasında olduğumuzu farkettik. O zaman ne yapılır ? Balıklı Göl görülmeden dönülmez.
Yaklaşık 2 saatlik otoyol yolculuğu sonrası Urfa merkeze ulaşıyoruz. Akşam saatleri olması sebebiyle birçok yer kapalı fakat asıl niyetimiz Balıklı göl olduğu için üzülmüyoruz. Çünkü Balıklı göl akşam aydınlatmalarıyla daha da mükemmel.
Akan tüm sularda balık var burada. Sadece medrese içinde değil çevredeki parklar da buna dahil. Ufak bir tur atıyoruz. Yanımıza Urfalı ufaklıklar geliyor sürekli. Her dilde oranın tarihini anlatabiliyorlar. Kaç dil biliyorlar tahmin edemedik.
Gerçekten görüntü büyüleyici. Ortada bir mucize olduğu kesin diyorsunuz.
Balıklı Gölün hemen arkasında ciğerciler çarşısı var. Sıra sıra dizilmiş salaş ciğer büfeleri. Dışarıda ufak taburelerde oturup daha önce yemediğiniz lezzette ciğer yiyorsunuz. En tercih edilen mekan olan İkiler Ciğer i tercih ediyoruz biz.
Bu bölgelerde her ciğercide asıl olay ciğer değil yanında getirilen mezeler. Tüm yeşilliklerle donatıyorlar masanızı. Burası da beklentiyi karşılıyor.
Ağzımızın tadıyla, ayağımıza kara sular inmiş bir şekilde geri dönüyoruz.
Gaziantep ile başlayan minik turumuz Şanlıurfa'da sona eriyor.
Ne gördüğümüz yerler, ne tattığımız lezzetlere doymadığımız için fırsat kolluyoruz buralara tekrar girmek için.